İstanbul’da gerçekleşen “Gazze Mahkemesi”nin nihai oturumunda konuşan akademisyen Green, mahkemenin uluslararası hukuk açısından değil, küresel ahlaki vicdan açısından değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Green, mahkemenin hukuki bir sonucu olmadığını belirterek, asıl amacının “soykırıma dair kapsamlı bir delil arşivi oluşturmak” olduğunu ifade etti.
Green, “Gazze ve Batı Şeria’da yaşananların soykırım olduğunu zaten kabul ettiklerini ve tartışmadıklarını” belirterek, Filistinli sivil toplum kuruluşları ve araştırmacıların sunduğu kanıtların bu görüşü desteklediğini dile getirdi.
Kriminolog akademisyen Green, uluslararası hukuk sisteminin Gazze’deki soykırım gibi durumlarda yetersiz kaldığını ve bu başarısızlığın sivil toplum hareketlerini tetiklediğini ifade etti. Ayrıca, uluslararası hukukun soykırımı önlemede ve failleri cezalandırmada yetersiz kaldığını vurgulayarak, Avrupa, ABD ve Avustralya gibi ülkelerde güçlü bir aktivizm dalgasının yaşandığını belirtti.
Green, Gazze’deki ablukayı kırmak ve insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na da destek verdiklerini belirterek, küresel sivil toplumu harekete geçirmenin önemine dikkat çekti. Ayrıca, dünya genelinde milyonlarca insanın İsrail’in soykırım, sömürgecilik ve apartheid suçlarına karşı yürüdüğünü ve İstanbul’daki mahkemenin bu küresel direnişin bir parçası olduğunu söyledi.
Avustralyalı Green, Avustralya’daki Aborjin halkının mücadelesini Gazze halkının yerleşimci-sömürgeci İsrail devletine karşı verdiği mücadele ile özdeşleştirdiğini belirterek, uluslararası hukuk sisteminin bu tür soykırımları önlemede yetersiz kaldığını vurguladı.
Reklam & İşbirliği: [email protected]